Sanatkâr, ağaçtan oyarak hazırladığı harflerle Hz. Muhammed'in "Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır" anlamına gelen hadisini, bir insan vücudu oluşturacak şekilde istiflenmiştir. Levhanın üst kısmına "Ya Ali" sözü aynalı yerleştirilmiş ve "ayın" harflerinin içine birer göz oturtularak insan yüzü oluşturulmuştur. Bektaşi geleneğine uygun olarak figürün başında on iki dilimli bir Bektaşi tacı, boynunda ise dilimli bir teslim taşı vardır. Dervişin etek kısmı, art nouveau üslubunda kıvrımlarla sonlanır. İstiflenen bu ağaç harfler, yeşile boyalı bir tahtaya çivilenmiştir. Üç boyutlu bu figürün benzerleri, kâğıt üzerine hazırlanmış tekke işi levhalarda ve camaltı resimlerdeki, devesiyle ilerleyen "Sırr-ı Ali" tasvirlerinde görülür. Bu benzerlik, figürün de Hz. Ali'yi betimlediğini düşündürür.Measurements: 100 x 79 cmScript: Celi sülüs
Tuğrası "Şah Ahmed b. Mehmed Han el-muzaffer daima" diye okunan belge, İstanbul'da hazırlanmıştır. Beratın metindeki tarihten sonra yazıldığı anlaşılmaktadır. Belgedeki bilgiye göre, sultanın huzuruna gelen Halil isimli şahıs, Ardanuç sancağına bağlı bazı köylerden hakkı olan 16.500 akçelik timarına Ahmed isimli bir başka şahsın müdahale ediyor olmasından şikâyetçi olmuştur. Halil'in şikayeti yerinde bulunarak timarının kendisine verilmesi ve bundan sonra da kimsenin müdahale etmemesi emredilmiştir.Illuminations: Belge altın, siyah ve kırmızı mürekkeple yazılmıştır; kırmızı mürekkeple çekilmiş tuğranın tepesine altınlı, iri bir plamet motifi yerleştirilmiş, tuğra bezenmiştir. Bu bezeme, metin yazıldıktan sonra, geç bir tarihte yapılmış olmalıdır.Measurements: 129,5 x 47 cm; 8 satırScript: Celi divani
Camaltı tekniğinde, camın verdiği pırıltıdan yararlanmak üzere camın bir yüzüne suluboya, yağlı boya, toz boya, altın kullanarak yazı yazılır ve resim yapılır. Ancak, cam yüzeyindeki işler ters yönden seyredileceği için, resim ve yazılar ters çalışılır. Hüsnühat sanatkârı levhaya ayetler, kutsal bilinen isimler, hikmetli sözler yazar. Çiçeklerle bezenen bu yazılara bazen tarikat simgeleri, Hz. Ali'nin portresi, devesi, kılıcı, amentü gemisi gibi genellikle dini içerikli resimler eklenir. Levha hane halkını, iş yerlerini kem gözlerden, sıkıntıdan korumak amacıyla çoğu zaman duvara asılır. Tarihi bilinen ilk örnekleri 19. yüzyılın başlarından günümüze gelen camaltı çalışmaların bazılarında tarih, ressamın ve hattatın ismi de yazılıdır. Camaltı yazı levha, İsmail Hakkı Bey'in hanesini dertten korumak amacıyla 1922'de, ona hatıra olarak hazırlanmıştır. Bu levhanın üst kısmında iki yanı birer buketle süslenmiş ve içine besmele yazılmış bir madalyon yer alır. Madalyonun etrafına nesih hatla hikmetli sözler yazılmıştır.
Levhanın ortasında aynalı (müsenna) olarak: İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ (Doğrusu biz sana apaçık bir fetih açtık) ayeti (Fetih: 1), altta ise 1341/1922-23 tarihi yazılıdır. Elif harflerinden birinin uzantısının ucuna ve bu ucun yanına üzerinde dört halifenin ismi yazılı dört sancak dikilmiştir. Ayetin etrafını nesih hatla yazılmış altı dize çevirir:
Felek her ferde etmz rah mile vefâ
Tâlii devlet ile kaim olanların geçer ömrü bâ-safâ
Bu mesken hânede oturanlara çektirme asla cefâ
İsm-I nesl-I pâkinden olan ümmetine kıl şefaat yâ Muhammed Mustafa
Şefîimdir hazret-I fahr-I âlem; on sekiz bin âlem ve yüz dört kitab
Hürmetine kıl inâyet bu abd-i âcize ey Hudâ
(Felek her kişiye merhametle vefalı olmaz/ Talihi kutlu olanların ömrü safa içinde geçer/ Burada oturanlar asla cefa çektirme/ Senin temiz soyundan olan ümmetine şefaat kıl ya Muhammed Mustafa/ Âlemin övüncü (Hz. Muhammed) şefaatçimdir/ On sekiz bin âlem ve yüzdört kitap/ hürmetine bu aciz kula yardım et ey Hudâ)Illuminations: Levhanın alt köşelerine sağlı sollu birer buket yerleştirilmiş ve alt kısmına “Ramazanbeyzade İsmail Hakkı Beye hatıradır” ibaresi yazılmıştır. Levhayı iki sıra bezemeli pervaz çevreler.Measurements: 67 x 57 cmScript: Sülüs; Nesih; Thuluth; Naskhī
Yüzyıllar boyunca İslam âleminde tomar denen ve Kuran'dan ayetler, dualar, hadisler ve koruyucu tılsımlı sözler içeren, nesih, gubari, kufi, muhakkak, talik gibi farklı hatlarla yazılmış, bazen harflerin istiflendiği, bazen yazı ile resmi birleştiren çalışmaları da kapsayan, tezhipli, eni dar, boyu birkaç metre uzunluğunda eserler hazırlanmıştır. Metal veya deri mahfazalar içinde saklanan bu tomarların, gubari hatla yazılan küçük Kuran nüshaları gibi, insanları kötülük ve felaketlerden uzak tutacağına inanılırdı. Bu dua mecmuası tomarı kare, dikdörtgen, oval bölmelere ayrılmış, bölmelere siyah veya beyaz mürekkeple ve muhakkak, nesih, gubari, sülüs hatla dualar, En'am, Âl-i İmran, Yasin, Mülk, Bakara surelerinden ayetler, tılsımlı sözler, Allah'ın 99 ismi, hadis, vefk yazılı oval, armudi, yuvarlak biçimler ve mühr-i Süleyman yerleştirilmiştir. Tomarın baş kısmı muhtemelen eksiktir ve eser, Âl-i İmran suresinden on sekizinci ayetin bir kısmıyla başlar, padişahların huzuruna çıkarken, kılıç kuşanırken, sihir iptali, dil tutulması için okunacak dualarla sona erer.Illuminations: Bazı bölmelerdeki yazıların zemini, bölmelerin arasında kalan boş alanlar ya mavi zemine altınlı sarmal dallar ve rumilerle ya da altın, açık kestane renk zemine farklı tondaki altınla, rumilerle bezenmiştir. Allah'ın 99 isminin yazılı olduğu uzun oval biçim daha renkli tasarlanmıştır. İsimler, araları sıvama altınlanmış mavi, nohudi, açık kestane, yeşil renk zeminli 99 madalyon içine beyaz sülüsle yazılmıştır. Sülüs harflerin etrafına açık nohudi Selçuklu rumileri yerleştirilmiştir. Tomarın bezemelerinin üslup özelliği, eserin 14. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu'da veya Memluk topraklarında hazırlanmış olabileceğini gösterir.Measurements: Tomar halinde 12 x 92,4 cmScript: Sülüs; Muhakkak; Nesih; Gubari; Thuluth; Muḥaqqaq; Naskhī
Ferman, İstanbul Ermeni Patriği Tanyel'in (ö. 1800) Divan'a sunduğu dilekçeye cevaben, Rumeli kazaskerine hitaben yazılmıştır. Patrik Tanyel, Divan'a sunduğu dilekçesinde Ermeni cemaatinden vefat edenlerden kalan malların, yürürlükte olan kurallara uygun olarak dağıtımına ilişkin durumu açıklamış, kendisinden önceki Patrik Zakarya'nın (ö. 1799) vefatının ardından yaptığı mal dağıtımına dair bilgi vermiştir. Ferman, yürürlükte olan kuralları korumakta ve Patrik dışındakilerin bu mallara müdahalesini yasaklamaktadır.Illuminations: Altınlı tuğranın üzerindeki, yukarı doğru daralan bezeme alanının içi halkârlanmış, altın zeminli, dilimli kartuşlar çiçek motifleriyle bezenmiştir. Geniş bezeme alanının dışında ise pembe gül dalı vardır.Measurements: 54 x 87,5 cm; 13 satırScript: Divani
Berat, memuriyete tayin etme, kullanım veya muafiyet hakkı verme, imtiyaz tanıma konularında Osmanlı Sarayı'nda hazırlanan belgelere verilen isimdir. Bu belgeye göre Medine-i Münevvere'de süpürgecilik (feraşet) görevini yerine getiren Safranbolulu Seyyid İsmail'in oğlu Hacı Süleyman Halife ölmüştür. Bu bölgenin vakıf gelirlerinin yönetiminden sorumlu Beşir Ağa görevin Hacı Süleyman'ın kızkardeşi Şerife Sare hanıma verilmesini teklif etmektedir. Teklifi sultan da uygun görmüştür.Illuminations: Sultanın tuğrası altın tahrirli yeşil mürekkeple çekilmiştir. Belgenin metni, divani hatla yazılan belgelerde gelenek olduğu gibi sola doğru kavisli olarak siyah ve kırmızı mürekkeple yazılmış, yazının üzeri zerefşanla, satır araları ve sonları altın noktalarla süslenmiştir.Measurements: 96 x 53,5 cm; 6 satırScript: Divani; Dīwānī
Sultan II. Mustafa tuğralıdır. İstanbul’da yazılmış olan ferman, “Şah Mustafa bin Mehmed Han el-muzaffer daima” diye okunan Sultan II. Mustafa tuğrasını taşımaktadır. Belgeye göre, İstanbul’un Üsküdar semtindeki Aziz Mahmud Hüdai tekkesinin yakınında bulunan ve vaktiyle vakfedilmiş olan fırın, küçük ve değirmensiz olduğundan artık rağbet görmemektedir, dolayısıyla geliri azalmıştır. Fırına rağbetin artmasının sağlanması ve fırının idaresinin tekkenin şeyhi Abdülhay Efendi’ye (ö. 1705) verilmesi emredilmektedir.Illuminations: Altınla çekilmiş tuğra tezhiplidir. Tuğranın sol üst tarafına, âdet olduğu üzere sultanın kendi el yazısıyla “Hatt-ı Hümayun” cümlesi, “Gereği yapılsın” anlamına gelen “Mucibince amel oluna” yazılmış ve etrafına unvan tezhibi yapılmıştır.Measurements: 56,6 x 30,2 cm; 10 satırScript: Divani; Dīwānī
Sultan II. Ahmed tuğralıdır. Halep kadısına hitaben yazılmış olan fermana göre, Halep'in gayrimüslim halkı İstanbul'a arzuhal yazarak üzerlerine düşen tüm vergileri görevli memura verdikleri halde kendilerinden başka isimlerle vergiler alınmaya devam edilmesinden şikâyet edip bu durumun engellenmesini istemektedir. Kayıtlar incelendiğinde halkın şikâyetleri yerinde bulunmuş, buradaki fermanla kendilerinden kanunlara aykırı olarak hiçbir verginin toplanmaması emredilmiştir. Belgenin metninin satırları siyah mürekkeple yazılmıştır.Illuminations: Satırların üzerlerine belirli aralıklarla zer-nişan denen altın noktalar yerleştirilmiştir. Altınlı tuğranın üzerindeki, yukarı doğru daralan bezeme alanının içi altın ve lacivert kıvrımlı dallarla bezelidir. Tuğranın üstüne, âdet olduğu üzere sultanın kendi el yazısıyla “Hatt-ı Hümayun” cümlesi “Mucibince amel oluna” yazılmış ve etrafına unvan tezhibi yapılmıştır.Measurements: 72,7 x 31,2 cm; 15 satırScript: Divani
Sultan III. Mustafa tuğralıdır. Sultanın, Yanya sancağı mutasarrıfı ve kadısına, Başdefterdar Ömer Vahid aracılığıyla gönderdiği fermandaki bilgiye göre, Yanya'ya bağlı Andos, Malakas, Cernovişe ve Zagorya nahiyelerine bağlı köylerde yaşayan halk, sundukları arzuhalde üzerlerine düşen vergileri ödedikleri halde kendilerinden başkalarına ait vergilerin de alındığından şikâyet ederek bu durumun düzeltilmesini istemiştir. Fermanda kimseden kanunlara aykırı olarak vergi toplanmaması emredilmektedir.Illuminations: Altınlı tuğranın üzerindeki, yukarı doğru daralan bezeme sahasının içi halkârlanmıştır. Geniş bezeme alanının iki yanında ise pembe bir gül dalı ve çiçekli bir vazo vardır. Tuğranın üzerine, âdet olduğu üzere sultanın kendi el yazısıyla “Hatt-ı Hümayun” cümlesi, “Gereği yapılsın” anlamına gelen “Mucibince amel oluna” yerleştirilmiş ve etrafı bezenmiştir.Measurements: 98 x 51.5 cmScript: Celi divani
Üsküdar'daki Aziz Mahmud Hüdai tekkesi mensuplarının şikâyeti üzerine Üsküdar kadısına hitaben yazılmış olan ferman, tekkenin gelirlerine şeyhin dışında hiç kimsenin müdahale etmemesini, aksi bir harekette bulunan olursa isimlerinin bildirilmesini emretmektedir.Illuminations: Tuğranın sağında, unvan tezhibi içine, "Gereği yapılsın, aksinden sakınılsın" ibaresi yazılmıştır. Hatt-ı Hümayun adı verilen bu cümleyi, tuğrayı ve tuğranın hemen üzerinde mavi çiçekli dallardan oluşan oval biçimli süslemeyi, altın yaldız rumi motiflerinden oluşan bir madalyon çevreler.Measurements: 56,5 x 27,6 cm; 20 satırScript: Divani
Bu Hilye-i Şerif'te Hz. Ali rivayetine göre Hz. Muhammed'in fiziksel özellikleri, karakteri, ahlaki nitelikleri, hal ve tavırları, etrafı yeşil yapraklarla çevrili göbek bölümüne on satır ve altta çiçek ve yapraklarla çevrelenmiş "etek" diye adlandırılan dikdörtgen bölüme üç satır nesih hatla yazılmıştır. Dört halifenin ismi göbeğin köşelerinde yer alır. Etrafı çiçek ve yapraklarla çevrelenmiş oval biçimlerden üsttekinde muhakkak hatla besmele, alttakinde "Biz seni ancak cihana rahmet olmak üzere gönderdik" ayeti (Enbiya: 107) sülüs hatla yazılıdır.Illuminations: Metinlerin arasında kalan alanlar beyaz zemine pembe gül buketleriyle süslenmiştir. Yeşil zemine altınlı rozetler ve buketlerle bezenmiş enli bir pervaz hilyeyi çevreler.Measurements: 62 x 39 cmScript: Muhakkak; Sülüs; Nesih; Muḥaqqaq; Thuluth; Naskhī
Hilyenin hattatı Abdülkadir Şükrî Efendi, şehzadeliği sırasında ders verdiği Sultan III. Selim'in (h. 1789-1807) tahta geçmesiyle saraya hat hocası olmuştur; bu yüzden eserlerine imza atarken saray hocası olduğunu belirtir. Abdülkadir Şükrî Efendi'nin bu Hilye-i Şerif'i geleneksel tasarımdan farklıdır. Eserin "göbek" kısmının orta alanı daire şeklinde tasarlanmıştır. Dairenin merkezinde "Muhammed", etrafında beş defa innallâhe, beş defa kalın siyah harflerle alâ, "ayn" harflerinin arasında Esmâ-i Hüsnâ'dan beşi, "elif-i maksure" harflerinin dışına beş defa "külli şey'in kadîr" yazılıdır; böylece Muhammed isminin etrafında Bakara suresi 20. ayetin sonunda ve Kuran-ı Kerim'in pek çok yerinde geçen İnnallâhe 'ala külli şey'in kadîr (Muhakkak ki Allah her şeye kadirdir) ayeti oluşturulmuştur. Hz. Ali rivayetine göre Hz. Muhammed'in yazıyla tasviri dairenin kenarlarında, dört halifenin ismi oval madalyonlar içinde köşelerde yer alır. Üstte muhakkak hatla besmele, alttaki yatay dikdörtgende sülüs hatla "Biz seni ancak âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik" ayeti (Enbiya: 107) yazılıdır. Hilyenin devamı olan metin nesih hatla bu ayetin altında yer alır. En alttaki yatay dikdörtgenin içinde celi sülüsle "Sen olmasaydın, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım" hadisi ve iki yanda içinde Hasan ve Hüsyin'in isimlerinin yazılı olduğu iki madalyon vardır. Bu tasarım başka hattatlar tarafından da küçük farklarla tekrarlanmıştır.Illuminations: Hilyenin yazı alanı arasında kalan boşluklar altın zemine buketler, kıvrım dallarla tezhiplidir.Measurements: 63,5 x 37 cmScript: Celi muhakkak; Celi sülüs; Sülüs; Nesih
Hz. Ali rivayetine göre Hz. Muhammed'in fiziksel özellikleri, karakteri, ahlaki nitelikleri, hal ve tavırlarını anlatan hilyenin metni bu eserde "göbek" kısmına dokuz, "etek" kısmına beş satır nesih hatla yazılmıştır. "Biz seni ancak âlemlere rahmet olsaın diye gönderdik" ayeti (Enbiya: 107) celi sülüsle "etek" diye adlandırılan bölümünün üst kısmındaki dikdörtgen içine, besmele ise muhakkak hatla üstteki dikdörtgen içine yazılmıştır. Göbeğin köşelerine, içinde dört halifenin isminin yazıldığı madalyonlar yerleştirilmiştir. Hattat, Kebecizade Mehmed Vasfî'nin öğrencisi, Kazasker Mustafa İzzet'in hocasıdır. Sülüs ve nesih hatla yazdığı kıtaları ve hilyesi vardır.Illuminations: Yazı alanı dışındaki boşluklar, koltuklar minik çiçeklerle tezhiplidir. Enli pervazın halkârileri alttaki Zehhebehu Muhsin imzasından anlaşıldığı gibi 20. yüzyılın tanınmış kitap sanatçısı Muhsin Demironat tarafından yapılmıştır. Sakıp Sabancı Müzesi'nde müzehhip Muhsin'in halkârla süslediği bir Hilye-i Şerif daha vardır (140-0395). Çividi mavi zemine altınlı sarmal dallar ve çiçeklerle süslenmiş dış pervaz ise çağdaş müzehhip Faruk Taşkale'nin elinden çıkmıştır.Measurements: 106,5 x 73,5 cmScript: Muhakkak; Sülüs; Nesih; Muḥaqqaq; Thuluth; Naskhī
Hz. Ali rivayetine göre Hz. Muhammed'in fiziksel özellikleri, karakteri, ahlaki nitelikleri, hal ve tavırlarının anlatıldığı metin, bu eserde "göbek" olarak adlandırılan ortadaki büyük daire içine on dokuz, alttaki "etek" bölümüne sekiz satır halinde nesih hatla yazılmıştır. Üstteki oval çerçeve içinde besmele, alttaki oval çerçeve içinde celi sülüsle yazılmış kelime-i tevhid yer alır. Besmele oku içine hilye tasarımlarında gelenek omayan bir ibare oval çerçeve içine nesih hatla Arapça olarak üç satır halinde yer alır: "[Hz.] Ali'den -Allah ondan razı olsun- rivayet edildiğine göre Resulullah -Allah onu rahmetiyle kuşatsın- 'Allah, benden sonra hilyemi gören veya ona beni özlediği için bakan kimseye ateşi yasaklar, o kimse Cehennem ateşinden emin olur; hesap gününde çıplak hesaba çekilmez,' diye buyurmuştur. Hz. Peygamber doğru söyledi". Hz. Muhammed'in dört ismi (Muhammed, Ahmed, Hamid, Mahmud) göbek kısmının köşelerine yerleştirilen küçük madalyonlar içine yazılmıştır. Hattat Yahya Hilmi, İstanbul'da dönemin ünlü hattatlarından öğrenip görüp icazet almış, hayatı boyunca birçok Kuran, En'am, dua kitapları, hilye ve levha yazmış, hızlı yazmasıyla ün kazanmıştır.Illuminations: Hilyede yazı alanları dışında kalan boşluklar, âharlı zemine yeşil, açık kestane rengi dar ve uzun yapraklarla, iri mavi çiçekler ve tomurcuklarla süslüdür; enli pervazında çivit mavisi zemine beyaz bantlar ve altınlı rozet çiçekler yer alır.Measurements: 84 x 48 cmScript: Sülüs; Nesih; Thuluth; Naskhī
Hz. Ali rivayetine göre Hz. Muhammed’in fiziksel özellikleri, karakteri, ahlaki nitelikleri, hal ve tavırlarını anlatan hilye metni “göbek” kısmına dokuz satır, “etek” kısmına dört satır nesih hatla yazılmıştır. “Biz seni ancak âlemlere rahmet olasın diye gönderdik” ayeti (Enbiya: 107) celi sülüsle eteğin üst kısmındaki dikdörtgenin içine, “Sen olmasaydın, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” hadisi ise eteğin alt kısmındaki dikdörtgenin içine celi sülüs hatla yerleştirilmiştir. Üstte celi sülüs hatla yazılan besmelenin “besmele oku” denilen kısmının içine sülüs hatla “Mektup Süleyman tarafındandır” ayetinin (Neml: 30) ilk cümlesi yerleştirilmiş, ayette bu satırları takip eden “Bismillahirrahmanirrahim” (O, esirgeyen, bağışlayan Tanrı adıyla başlıyor) bu kez celi sülüsle yazılarak anlamlı bir bütünlük elde edilmiştir. Bu anlamlı birleşim Hasan Rıza’nın tasarladığı hilyelerde hep vardır.Illuminations: Hilyenin göbek kısmının köşelerinde, içinde dört halifenin isminin yazıldığı madalyonlar yer alır. Bazı satırların arası, duraklar, besmele okunun içi, yazı alanı dışındaki boşluklar ve koltuklar, vazolardan fışkıran buketler, birbirine sarılmış ince uzun yapraklarla tezhiplidir.Measurements: 107 x 74,5 cmScript: Sülüs; Nesih; Thuluth; Naskhī
Hamid Aytaç yazı öğrenimine askeri rüştiyedeki resim hocasından sülüs ve rıka hatlarını meşk ederek başladı, sülüs, nesih, nestalik hat çalışarak yetkinleşti. Daha sonraları çeşitli matbaalarda hattat olarak çalıştı ve müdürlük yaptı. Harf devriminden sonra da hat sanatının sürdürülmesine önderlik etti. İstanbul Şişli ve Ankara Kocatepe camileri ile Eyüp Camii kubbe içi yazısı onun eserleri arasındadır. Hamid Aytaç'ın yazdığı birçok levha arasında hilyeler de vardır. Hz. Ali rivayetine göre Hz. Muhammed'in fiziki özellikleri, karakteri, ahlaki nitelikleri, hal ve tavırlarını anlatan hilye metni "göbek" kısmına dokuz, "etek" kısmına dört satır nesih hatla ve "Biz seni ancak âlemlere rahmet olasın diye gönderdik" ayeti (Enbiya: 107) celi sülüsle eteğin üst kısmına yazılmıştır. Celi muhakkak hatla yazılan ve iki laleyle süslü besmele üstteki dikdörtgenin içine, dört halifenin isminin yazıldığı madalyonlar ise hilyenin göbeğinin köşelerine yerleştirilmiştir.Measurements: 64 x 47,5 cmScript: Celi muhakkak; Celi sülüs; Sülüs; Nesih
Hz. Muhammed’in özelliklerini yazıyla anlatan metni içeren hilye, bilinen örneklere göre 17. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak yazma kitap sayfasından ayrı, kâğıt üzerine yazılıp tek başına duvara asılacak biçimde, çeşitli boylarda ve çok farklı tasarımlarda hazırlanmıştır. Her dönemin bazı ünlü hattatları hilye metni kopya etmişler ve bu metin üstat müzehhipler tarafından süslenmiştir. Mehmed Vasfî’nin yazdığı SSM’deki hilyede, üstte besmele oku denilen kısmın hizasındaki altın çerçeveli küçük bir kartuş içine sülüs hatla “(O) mektup Süleyman tarafındandır” ayetinin (Neml: 30) ilk cümleleri yerleştirilmiştir; ayette bu satırları takip eden “Bismillahirrahmanirrahim” (O, esirgeyen, bağışlayan Tanrı adıyla başlıyor) bu kez celi sülüsle yazılarak anlamlı bir bütünlük elde edilmiştir. Hilyenin orta bölümünde, üstte sağ ve soldaki nesih hatla yazılmış sekiz satırda, Hz. Ali rivayetine göre Muhammed Peygamber’in Arapça yazılı tasviri (hilye) vardır. Ortada “... o da Allah tarafından yardım ve yakın zamanda bir fetih ve muzafferiyettir. Bunları mü’minlere müjdele (Ya Muhammed)” ayeti (Saff: 13) tuğra biçiminde yazılmıştır. Dördü ilk dört halife olmak üzere, kendilerine cennet müjdelenen on sahabenin (Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Saad b. Ebî Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Said b. Zeyd, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah) ismi hilye alanındaki madalyonlar içinde sülüs hatla, Hasan ve Hüseyin’in isimleri tuğranın beyze bölümündeki iki daire içinde yer alır. Orta alanın hemen altındaki yatay dikdörtgen içine iri sülüsle “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” ayeti (Enbiya: 107) yazılmıştır. Hilyede etek olarak adlandırılan bölümde nesih hatla Türkçe manzum şu satırlar yazılıdır:
Meş’al-i kafile-i ehl-i yakîn
(Ehl-i yakîn’ın ışığı)
Hazret-i Şeyh-i cihân Sadruddîn
(Dünyanın şeyhi Hz. Sadruddin)
Didi bu hilye-i âl-i câhı
(Dedi ki: Bu yüksek değerdeki hilyeyi)
Kim ki yazup nazar itse gâhî
(Kim yazıp şöyle bir baksa)
İde Hak cümle belâlardan emîn
(Onu Allah bütün belalardan emin kılsın)
Pür belâ olsa ger rûy-i zemîn
(Tüm dünya belalarla dolu olsa da)
Füc’eten vesvese-i hâtimeden
(Aniden gelen vesveselerden)
Anı hıfz eyleye Zü’l-fazl ü minen
(İyilik sahibi Allah onu korusun)
Olduğu hanede fakr u gam ü bîm
(Bulunduğu evde fakirlik hüzün ve hastalık)
Olmaya girmeye Şeytân-i racîm
(Olmasın, taşlanmış Şeytan o eve girmesin).Illuminations: Alışılmışın dışında bir tasarım özelliğine sahip hilyede yazıların dışında kalan alanlarda, bazen harflerin arası altın, lacivert, koyu pembe renk zemine sarmal dallar üzerinde sıralanmış yapraklar ve minicik çiçeklerle tezhiplenmiş, hilyenin enli dış pervazına halkârî çiçekler yapılmıştır.Measurements: 60 x 45 cmScript: Sülüs; Nesih
Hz. Muhammed’in özelliklerini yazıyla anlatan metni içeren hilye, bilinen örneklere göre 17. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak elyazma kitap sayfasından ayrı, tek başına kâğıt üzerine yazılıp duvara asılacak biçimde, çeşitli boylarda ve çok farklı tasarımlarda hazırlanmıştır. Her dönemin bazı ünlü hattatları hilye metni kopya etmişler ve bu metin üstat müzehhipler tarafından süslenmiştir. Hattat Seyyid Abdullah bu hilyeyi de duvara asılacak tarzda, ilk hilyeyi yazdığı sanılan hocası Hafız Osman gibi tasarlamıştır. Eserin üst kısmında yatay enli dikdörtgen alana, iri muhakkak hatla besmele ve hemen altında dar yatay alana sülüsle “Biz seni ancak cihana rahmet olmak üzere gönderdik” ayeti (Enbiya: 107) yazılıdır. Ortadaki kare alandaki “göbek” denilen daire içine nesih hatla Muhammed Peygamber’in yazıyla tarifi kaydedilmiştir. Dairenin dışındaki alanda Allah, Muhammed, Hasan ve Hüseyin’in isimleri ile kendilerine cennet müjdelenen on sahabenin adı vardır. Dairenin altındaki iki satırlık sülüs hattın üst satırında Enbiya suresinin 107. ayeti ikinci defa yazılmış, alt satıra ise Ashâb-ı Kehf isimleri (Yemliha, Mislina, Mekselina, Mernuş, Debernuş, Sazenuş, Kestatayyuş, Kıtmir) kaydedilmiştir. Daha alttaki nesih hatla ilk üç satırda hilye metninin devamı yer alır. Hilyenin sağındaki küçük karenin içine Esmâ-i Hüsnâ, solundakine Esmâ-i Nebî yazılmıştır.Illuminations: Hilyenin göbek kısmının etrafı, dikdörtgen alanlar, Esmâ-i Hüsnâ ve Esmâ-i Nebî bölümlerinin üst kısmı, lacivert zemine incecik altın sarmal dallar üzerinde sıralanan minicik renk renk çiçekler ve yapraklarla tezhiplidir.Measurements: 58 x 40,8 cmScript: Muhakkak; Sülüs; Nesih; Muḥaqqaq; Thuluth; Naskhī
Osmanlı hat sanatında çok sık kullanılan yazı çeşitlerinin alt alta sıralanarak yazıldığı levhalar, hattatların farklı yazılardaki becerilerini göstermek açısından tercih ettikleri bir kompozisyon olmuştur.
Hattat levhasına alt alta iki farklı yazı üslubunda, yani kûfi ve sülüsle yazdığı hutût-ı mütenevvia çalışmalarıyla başlar. Bu başlık kısmının altındaki on üç satırda çeşitli yazı üsluplarını kullanarak ayet ve hadislerden seçilmiş Arapça cümleler yazmıştır. İlk satırda celi sülüsle “Her şeye onun ebedi adıyla bereketlenerek besmele ile başlayalım. Şüphesiz o duaları işitendir” ibaresi görülür. Altında nesih hatla yazılmış, “Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Kalem ilk olarak besmeleyi yazmıştır. Bunun için siz de kitap yazdığınız vakit başına besmele koyun” anlamına gelen hadis okunmaktadır. Muhakkak hatla yazılan satır ise “Rabbim beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk ağırlayanların en hayırlısısın” ayetidir (Müminun: 29). Altındaki sülüs satırda “Ebu’l Muzaffer şöyle dedi: Küçüklerin büyüklere sözle değil, fiili olarak hizmet etmeleri gerekir”; tevki satırda “Çocuklarınıza güzel yazı öğreterek ikram ediniz. Çünkü güzel yazı en önemli işlerdendir ve en büyük sevinçtir. Allah’ın velisi olan Hz. Ali doğru söyledi” anlamındaki hadisler yazılmıştır. İki satırlık ince tevki satırlarda ise “Resulullah –üzerine salât ve selam olsun– dedi ki: Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir; ona zulmetmez, onun isteğini geri çevirmez ve onu küçük düşürmez. Takva buradadır diyerek üç kere kalbine işaret etti. Bir insanın, Müslüman kardeşini küçük düşürmesi günahtır. Her Müslümanın kanı, malı, namusu diğer Müslümana haramdır. Allah’ın peygamberi doğru söyledi” sözleri yer alır. Celi talik hatla “Her şeye onun ebedi adıyla bereketlenerek besmele ile başlayalım. Şüphesiz o duaları işitendir” anlamına gelen satırın altındaki ince talik iki satırda “Hz. Peygamber dedi ki: Allah, en çok camileri çok olan yerleri sever. En sevmediği de pazarlardır. Size gizli ve aleni olarak Allah’a ibadet etmenizi, az yemek yemenizi, az uyumanızı, az konuşmanızı, günahlardan çekinmenizi, insanlarla çok haşır neşir olmamanızı ve oruca devam etmenizi tavsiye ederim” anlamına gelen hadis yazılmıştır. Talik satırların ardından eski divani hatla yazılmış, “O, aziz, kimseye muhtaç olmayan, herkesin ihtiyacını karşılayan, yardım eden, darlık ve sıkıntıları gideren ve herkesi başarıya ulaştırandır. Onun isimleri mukaddestir, nimetleri boldur ve ardı arkası kesilmez ve iyiliklerinin sonu yoktur” sözleri, altında ise celi divaniyle yazılmış, “Öyle ise akşama girdiğinizde, sabaha kavuştuğunuzda, Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah’ı tesbih edin. Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de mezarlarınızdan işte böyle çıkarılacaksınız” anlamına gelen ayetler (Rum: 17-19) okunmaktadır. Rıka hatla yazılmış son satırda ise “Güzel ahlak kıymetlidir; kişinin yalnız kalması tehlikelidir; tatlı suyun başı kalabalık olur; halkına yumuşak ol ki karşılık bulasın; yumuşak dilli ol ki cevap alasın; yumuşak söz, kalpleri fetheder; insanın başına bela gelmesi dilinden dolayıdır; kişinin tevazuu saygınlığına neden olur, kibirlenmesi helakine neden olur” anlamına gelen sözler yer alır.Measurements: 65 x 50 cm
Derviş Ali, hocası Halid Erzurumî'den (ö. 1630-31) aldığı hüsnühat eğitimiyle hattat Şeyh Hamdullah'ın (ö. 1529) üslubunu devam ettirmiştir. 17. yüzyılın önde gelen hattatlarının hocası olan Derviş Ali'nin, sanat hayatının son dönemlerine tarihlenen bu karalaması, usta hattatların dahi el alışkanlıklarını yitirmemek için sürekli yazı alıştırmaları yaptıklarını gösterir. Hattat, sülüs hatla Allah'a ibadetin fazileti hakkındaki hadisleri yazdığı karalamasında kâğıdı kimi zaman düz, kimi zaman da baş aşağı tutarak yazmıştır.Illuminations: Karalamanın üzerindeki altın duraklar ve çiçekli bezeme sonradan yapılmıştır.Measurements: 27 x 33,5 cmScript: Sülüs
"Karalama/meşk"; hattatın hüsnühat hünerlerini devam ettirip geliştirmek, yeni tasarımlar yaratmak için yaptığı bir tür harf denemeleri veya harfleri doğru yazmayı öğrenmek amacıyla yazılmış alıştırmalardır. Öte yandan, bu tür bazı çalışmaların imzalı oluşu, tezhiplenişi, özenle tasarlanmış murakkalar içine yerleştirilişi, meşklerin sıradan işler olmadığını, sanatkârın bir özgürlük anını yansıtan özgün eserler olarak değerlendirildiğini gösterir. Bu çalışmalarda hattat, kimi zaman hadislerden seçilmiş güzel ve veciz sözleri yazar veya sadece hrfleri gelişi güzel "karalar", kimi zaman istifler yapar. Bu karalamada hattat Karahisarî edebi deyişleri ve güzel sözleri tekrarlamaktadır.Illuminations: Hattatın bazı harf ve kelimeleri ince çerçeve içine almasından sonra yazı aralarında kalan boşluklar minicik altın güllerle süslenmiştir.Measurements: 35 x 26,3 cmScript: Sülüs
20. yüzyılın tanınmış hattatlarından Hasan Rıza, Yahya Hilmi (ö. 1907), Mehmed Şefik (ö. 1880) ve Sami Efendi'den (ö. 1912) hüsnühat öğrenmiştir. Medresetü'l-Hattatin'de sülüs ve nesih dersleri vermiş, son Osmanlı hattatlarını yetiştirmiştir. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Halim Özyazıcı (ö. 1964) da vardır. Hattatın bu karalaması, ölçülü bir talim meşkidir. Ölçü olarak kullanılan noktalar ve çizgilerle harflerin ve harf birleşmelerinin boyutları ve oranları belirlenir ve yazının estetik düzeni kurulur. Üslup sahibi usta hattatlar bu denemelerle ideal harf ve kelime ölçülerine ulaşmanın yollarını arar, kendilerini izleyen genç hattatlara model bırakırlar. Hasan Rıza, genç hat öğrencilerine yaptırdığı hat alıştırmaları sırasında bu meşkleri kullanmış olmalıdır.Measurements: 25 x 31 cmScript: Sülüs; Nesih; Rıka